Cin Düğünleri

Anadolu'nun farklı bölgelerinde yaşanmış bazı cin vakalarında İnsanlar nereden geldiği bilinmeyen bir takım eğlence sesleri duyduklarını Fakat bu seslerin geldiği yere baktıklarında hiçbir hareket ya da yaşayan kimseyi görmediklerini söylemektedir Bu seslerin kaynağının bulunamaması gibi bazen de insanlar seslerin geldiği yöne gittiklerinde birtakım hayvanlarla karşılaştıklarını ya da yıllar önce şehit olmuş insanları gördüklerini söylüyorlar bu konuda Peygamberimiz ise Şöyle buyurmuştur ne zaman ıssız bir tepeden ya da gece vakti ormanın içinden dersi duysanız Allah'a sığınırım biliniz ki Cinler Def sesini severler bu konuda yaşanmış bir vaka-i ise yaşlı bir kadın şöyle anlatıyor ilk çocuğuma hamileydim evimiz ise köyün biraz dışında ıssız bir tepenin yanında kalıyordu Hocam bu mevsimde tarlamızda çalıştığı için bazı geceler gelemezdi Hatırladığım kadarıyla sabah ezanının Bir saat kadar Öncesinde bir sela sesi duydum nedendir bilmem çarşamba günü sabah ezanından önce bu ne selası Iğdır diyerek şaşkınlıkla uyumaya devam ettim Sonrasında da birtakım çaldı davul ve zurna sesleri ile kalabalık insanların eğlendiklerini duymaya başladım Bismillahirrahmanirrahim Rahim bu saatte bu ıssız yerde ne eğlencesi idi Bu korkarak evin bahçesine çıktım sesler Arka taraftaki duvarın biraz ilerisinde an geliyordu Ben de içimden Ayetel Kürsi okuyarak bahçenin arkasına doğru yürüdüm başımı duvardan dışarıya doğru uzattığımda ise korkudan betim benzim soldu Çünkü bu eğlence seslerini davul zurna seslerinin geldiği yerde 3 adet siyah keçi vardı koşarak içeri girdim bu olayı da Korkumdan Kimseye anlatamadım Cinler bazı zamanlarda da insanları zor durumda bırakmak ve musallat olmak için özellikle ormanlık alanlarda yolculuk edenlerin karşılarına çıkabilirler anlatılan bir vaka ormanlara yakın yaşayan insanların nelere şahit olabileceğini gözler önüne seriyor evimiz Karadeniz Bölgesi'nde bir köyde olduğu için ormanlık alanlarla iç içe yaşıyordun Burası çok yağmur alır yağmurlar şiddetli olduğu için Böyle havalarda kimse evinden dışarıya çıkmaz yine kötü bir havanın olduğu bir akşam yalnız yaşadığım evimin penceresinden dışarı izlerken Arada sırada Çakan şimşekle ormanın aydınlandığını görebiliyordu birden pencereme bir taş geldi önce rüzgarın etkisinde andır dedim ancak taşlar gelmeye devam ettiğinde bende Komşulardan birinin rahatsızlandığını ardıma ihtiyaç olduğunu düşünerek elimdeki Fenerli aşağıya indim o sırada komşum İsmet a***** yağmurun altında gördüm Bana ormanda bir kaza olduğunu hemen yardıma koşmamı söyledi Ben de onun peşinden apar topar ormanın içerisinde doğru ilerledim nedendir bilmem İsmet amca zaman zaman yüzüme bakıp gülümsüyordu sonra beni Kolumdan tutup bak insanlar orada dedi fakat gösterdiği yerde kimse yoktu kulağıma sadece düğün ve eğlence Sesleri geliyordu seslerin olduğu yere gittikçe köyden çok uzaklaştığımı anladım bu tuhaf ve eğlence sesleri dışında da hiçbir şey ortalıkta yoktu İsmet amcanın tavırlarından ve bu ormandaki daha önce yaşanmış Çin vakaları ndan korkarak İsmet amcaya dönmek istediğimi söyledim O da bana sinirli bir şekilde baktı iyice korkmuştum o sırada bir takım tuhaf insanlar yanıma geldi Üzerime doğru yürüyerek düştü kardeşimize Uğur Duran İnsan buradadır diye bağırmaya başladılar bu tuhaf insanların konuşmalarından onların birer cinliği olduğunu anladım ve Allahümme Lebbeyk Allahümme lebbeyk diye bağırarak köye doğru koştum evime gelip sabaha kadar Kur'an okudum Yağmur dindiğinde de tanıdığım ve güvendiğim bir hocaya giderek durumu anlattım hoca bana benim bir cinlinin ölümüne neden olduğumu ve eğer Allahümme lebbeyk diyerek açma Saydım beni tutarak birkaç gün boyunca ormanda yürütecekleri ne söyledi Cin Bazı musallatlar da Cinler insanlara azap çektirmek için onları çölde dağda ya da ormanlık alanlarda günlerce yürütebilirler fakat üç gün sonra o kişiyi aldıkları yere bırakmak zorundadırlar Kırklareli'nin karanlık köyünde yaşananlar köyünün tamamen terk edilmesine neden olmuştu Istranca Dağları'nın en kuytu yerinde kalan Bu köyde Kurtuluş Savaşı zamanında Bulgaristan'dan gelen Türkler yaşıyormuş 60'lı yıllarda Köy tamamen boşalır ve halk Kırklareli merkezde Karanlık Köyü Mahallesi isminde bir mahalle kurarak oraya göç eder köylülerden hala hayatta olan bir kadın neden Köyü terk ettiklerini şu şekilde anlatıyor Babamlar Bulgaristan'dan gelmişler benim küçüklüğüm e kadar ise bu Köyde hiçbir sorun yoktur ancak Bazı geceler top ve silah sesleri duymaya başladı sınırda olduğumuz için etmeden vermezdik bunlara bir gece sabah ezanının iki camiden okunduğunu duydum Ancak bu dağlarda ki tek köy bizim köyümüz olduğu için diğer ezan sesinin nereden geldiğini bulamadık Ben de o dönemlerde korktuğum için annem ve babamla yatmaya başladım Bazı geceler köy meydanından düğün sesleri gelirdi Babam bu sesleri duyduğunda la ilahe illallah la ilahe illallah diyerek bana sarılırdı Babam ve imam bütün köy bu olaylardan korkup Köyü Terk etmeye başladığında Kırklareli'deki bir hocanın yanına gidip durumu anlattılar Hoca babama Bismillahirrahmanirrahim bu köyü Hemen terk edin demiş Meğer Biz göç etmeden önce bu köyde yaşayan insanlar Bulgar askerleri tarafından köy meydanında toplanıp diri diri yakılmış ancak lah'ın izniyle köylerini terk etmemişler Hoca yakılan köylülerin kıyamete kadar orada kalacağını söylemiş bugün karanlık köyünde bir tek de evde dahi yaşayan kimse yok söylenene göre Hayvanlar bile oradan geçemez varmış yaşanmış bir Diyarbakır ise 1900'lü yılların başında İstanbul'da meydana gelmiştir o dönem İstanbul'da tanınmış bir hoca olan Abdullah hocanın öğrencisinin notlarında yazanları sizlere aktarıyorum hocamız zaman zaman camideki küçük bir odaya kapanır ve buraya çilehane derdi buradan haftalarca çıkmadığı olurdu Bizde içeride neler olduğunu onun haftalarca yemek yemeden Su içmeden nasıl hayatta kaldığını merak ederdik ona bunu sorduğumuzda ise bize sizin buna gücünüz yetmez diyerek cevap verirdi Bir keresinde yine hocamız çilehane adı verilen bu Küçük odaya kapandığında dayanamayıp kapı deliğinden baktım Bismillah içeride bir sürü küçük boy yuvarlak Hoca ile birlikte Kur'an okuyordu o an ellerine ve ayaklarıma felcinde bir süre kapının önünde kullandıktan sonra hoca dışarı çıktı ve ben sana içeride olanları görmeye gücün yetmez demedim mi diyerek beni azarladı ve bir şeyler okuyarak beni iyileştirdin Aradan birkaç hafta geçti bir gece Sabah namazından önce camiye gelen hocamızın Yanında birileri tuhaf varlıklar vardır ve Hoca ile birlikte çilehaneye girdiler çilehane nin kapısı kapandı merakından kendimi zor tutuyordum ve hocamız içeriden bana Seslendi ğer gelmek istiyorsan buna cesaretin yetiyorsa girmemi söyledi Ben Bismillahirrahmanirrahim dedikten sonra kapıyı açtım Allah'ım sen beni koru gördüklerime hiçbir İnsanoğlu dayanamazdım Çünkü siyah yüzlü büyük ehliyeti olan ve dişleri de Normalden daha iri yarı olan bir takım varlıklar daire olmuş odanın ortasında dev çalıyorlardı ben içeri girince susup bana doğru döndüler o an korkudan Ne yapacağımı bilemedim hocamız ise bu varlıklara dönerek ona zarar vermeyin kendisine girme izni Ben verdim dedi ve bu tuhaf varlıklar dev çalmaya devam ettiler O günden sonra Abdullah hocaya onların kim olduğunu sordum Abdullah Hoca bana onların Müslüman Nusaybin cinleri neden olduklarını ve kendisini Kur'an öğrencisi olduklarını söyledi Bu Kur'an öğrencisi olan cinlerin arasında bir evlilik yapılmış bu nikahı da Abdullah Hoca giymişti cinler Insanlar gibi yaşadıkları Hatta evlenip çocuklarının olduğu Peygamberimizin birçok hadisinde de anlatılmaktadır özellikler ıssız bölgelerde yani köy ve ormanlar gibi evlerin toprakla teması olan yerlerde bugünde yarında insanlar birçok Cin Vakası ile karşılaşmaya devam edecek Siz de yaşanmış bu olayları benimle birlikte inceleyerek bu Heyecan yaşamak çözüme kavuşturmak istiyorsanız kanalıma abone olabilirsiniz